Barış dolu günlere hasretle ..


Dünyamız ateş içinde cayır cayır yanıyor,

Dünya’nın en kötü zamanlarına denk gelmiş gibi hissediyorum.

Güçlü olan zayıfı ezip paramparça ediyor.

Dünya farklılıklara, farklı dillere ve dinlere saygı duymuyor.

Oturup konuşmak, anlaşmak yerine savaşla çözüm arıyor..

Değerlerinden uzaklaşan dünya ilkel zamanlardaki gibi savaşla çözüm arıyor..

Sevgi nerede ?

Barış nerede ?

Öldürülen bizden olmayınca sorun olmuyor mu?

Dili dini ne olursa olsun öldürülen bir insan bir can..

Öldürülen bir annenin çocuğu, annelere babalara evlat acısı yaşatmak doğru mu ?

Öldürmek için değil yaşatmak için savaşalım.

Tüm dünya halkları, son sesimiz barış diye bağıralım barışı koruyalım !

ENG VERSİON :

Our world is burning in flames,

I feel like we have come across the worst times of the world.

The strong crush and tear the weak to pieces.

The world does not respect differences, different languages ​​and religions.

Instead of sitting down and talking, reaching an agreement, it is looking for a solution with war..

The world that has drifted away from its values ​​is looking for a solution with war like in primitive times..

Where is love?

Where is peace?

Isn’t it a problem when the one who is killed is not from us?

A person killed is a life, regardless of their language or religion..

Is it right to make mothers and fathers suffer the pain of losing a child, the child of a murdered mother?

Let’s fight not to kill, but to keep alive.

Let’s shout peace with our last voice to all the people of the world, let’s protect the peace!

UĞURCAN BAL

Nedir bu Yaşamak ?


Yaşamak, canlı bir varlık olarak dünyada var olmak, nefes almak, hissetmek, deneyimlemek ve etkileşimde bulunmaktır. Yaşam, büyük bir hediye ve aynı zamanda karmaşık bir süreçtir. İnsanlar ve diğer canlılar, doğada farklı şekillerde yaşarlar ve bu yaşam, her birimize benzersiz deneyimler ve öğrenme fırsatları sunar.

Yaşamak, sevinçleri, mutlulukları, heyecanları, başarıları ve zorlukları içerir. Yaşamın kendisi, sürekli değişim ve dönüşüm içindedir. İnsanlar olarak, kendimizi geliştirme, hedeflerimize ulaşma, ilişkiler kurma, sevdiklerimize zaman ayırma, ilgi duyduğumuz şeylerle meşgul olma ve dünyaya katkıda bulunma gibi amaçlarımızı takip etmek için yaşamı değerlendiririz.

Yaşam, anlamlarını ve amacını kişisel olarak keşfetmek için bize bir fırsat sunar. Kendimize, başkalarına ve çevremize değer katabilir, tutkularımızı takip edebilir ve hayatta istediğimiz deneyimleri yaratabiliriz.

Ancak yaşam aynı zamanda zorluklarla dolu olabilir. Kayıplar, hayal kırıklıkları, hastalıklar ve zorlu durumlarla karşılaşabiliriz. Ancak bu zorluklardan öğrenme ve büyüme fırsatları çıkarabiliriz. Dayanıklılık, esneklik ve pozitif bir zihniyet geliştirerek bu zorlukların üstesinden gelebiliriz.

Yaşam, anlamlı ilişkiler kurmak, sevdiklerimize sevgimizi göstermek, çevremizi korumak, kendimize ve başkalarına iyi bakmak, topluma katkıda bulunmak gibi değerli eylemleri içerir. Yaşamı dolu dolu yaşamak için kendimize zaman ayırmalı, içsel ve dışsal dengeyi sağlamalı ve hayatımızın anlamını keşfetmek için içsel yolculuklara çıkmalıyız.

Sonuç olarak, yaşamak, dünyada var olmanın, deneyimlemenin, büyümenin, öğrenmenin ve sevdiklerimizle anlamlı bir şekilde bağlantı kurmanın bir yoludur. Her birimizin yaşamı kendine özgüdür ve her birimiz bu dünyada anlam bulma ve tatmin duygusu yaratma potansiyeline sahibiz. Önemli olan, kendimize ve başkalarına değer katmaya, hayattan zevk almaya ve bir iz bırakmaya odaklanmaktır.

100. yazımız Hayırlı olsun !

Sevgi ölmez, Sevgi bitmez, Sevgi tükenmez …(SENİ SEVİYORUM BABA)


Uzun zaman oldu bloguma yazı yazmayalı… Bu yazıyı son aylarda yaşadığım acı dolu günleri anlatmak için yazıyorum..

Neyse gelelim konumuza;  babam ani bir şekilde hastalandı. Öncesinde mide ağrısı sebebiyle doktora gitti. Doktor midende hafif bir  yara var ilaç veririz geçer dedi. Üzerinden 1 yıl geçti babam bir gün fenalaştı ambulans geldi bir şeyin yok amca dediler gittiler ama babamın ağrıları geçmedi defalarca hastanelere gittik. En son evimizin yakınındaki büyük bir devlet hastanesine gittik. Büyük ve yeni yapılmış bir araştırma ve devlet hastanesi … Babamı saçma sapan şeylerle oyaladılar. En sonunda  “Pankreas Kanseri” olabilir dediler. Sonra başka bir devlet hastanesine gittik orada Pankreas Kanseri teşhisini koydular. O günden sonra acı dolu günler katlanarak çoğaldı. Pankreas Kanseri dediler çaresi yok dediler sinsi bir hastalık günden güne yayılır iyileşemez dediler onu dediler bunu dediler ciğerimizi yaktılar…

Sonra onu iyileştirmek için her yolu denedik. İnternetten araştırdık. Ünlü bir doktor bulduk özel bir hastaneye getirdik farklı bir kemoterapi uyguladık iyileşir diye. İnsülün tedavisi ve nokta vuruşlu ışın tedavisi 2 kere gördü  yaşasaydı 7 kez görecekti. Kısacası yaşamayacağı belliydi ama biz bir umut diye bu tedavileri uyguladık. ..

Tam bu sıralarda yeni bir işe başladım ama acılar yüzüne kendimi işe veremedim hatalar üstüne hatalar yaptım sonunda oradan çıktım çünkü babamın bana ve sevgime ihtiyacı vardı.

Babamın hastalığıyla birlikte ailemiz çoğalmaya başladı. Küs olanlar barıştı,  göremediğim akrabalarımı görmeye başladım. Hani derler ya her şerde bir hayır vardır işte bu da onlardan biriydi.  Hiç kimse babamın yerini doldurmayacak ama sahipsiz olmadığımı da hatırlatacak bana bu yüzden çok şanslıyım. İyi ki onlar var…

Bana Uğurcan evin reisi sensin ağlamayacaksın dik duracaksın dediler. İnsanlar için demek kolaydı ben canımın yarısını kendi ellerimle toprağa verdim bana erkeksin ağlamayacaksın ailenin reisisin dediler ağlamamak mümkün mü? Taş olsa taş çatlar bu acıya güzel gözlü temiz kalpli fedakar babamı koydum toprağa daha ötesi var mı bunun. Ölüm döşeğinde bile bizi düşünen  evin kirasını ödemem lazım diyen,  her defasında bize sevgisini söyleyen babamı kendi ellerimle koydum kara toprağa beni anca bilen anlar dik duracaksın demek kolay sen gel de bir içime sor nasıl yanıyor …

55 yaşında hayalleri olan artık dinlenmek isteyen babam yok artık.  Hayat hayal kurmak için çok kısaymış babam bana çok iyi bir ders verdin…

Ama yine de ayakta durmak zorundayım artık ağır bir yüküm var annem ve kız kardeşim için çabalamak ve çalışmak zorundayım. Genç yaşta büyük adam oldum artık yaşıtlarım aşk ve sevgilinin peşinden koşarken ben ekmek davamın peşinden koşacağım benim için aşk yok artık. Hoş üzülmüyorum ki zaten hiç olmamıştı bundan sonrada olmasa bir şey olmaz. Babamın bana emanetleri var onlara ihanet edemem.  Ben Uğurcan Bal aşk ve sevgili benim için yok artık benim için ailemin huzuru ve mutluluğu önemli bundan sonra onlar için yaşayacağım…

Senin kokunu ve sevgini hiç bir zaman unutmayacağım babam. Biliyorum sevgi bitmez sevgi tükenmez sevgi ölmez ölen sadece insanlardır… İnanıyorum ki ölüm bir son değil bir başlangıç dünyada ki vaktimiz dolunca sevdiklerimize kavuşacağız..