Yılın en sevdiğiniz mevsimi hangisi? Neden?


Günlük yazma konuları
Yılın en sevdiğiniz mevsimi hangisi? Neden?

Yılın en sevdiğim mevsimi İlkbahar ve Sonbahardır.

Çünkü, bana göre ne sıcak ne de tam soğuk ortası insanı üzmeyen mutlu eden havalara sahip olmasıdır.

İlkbaharda doğanın uyanması, ağaçların yeşillenmesi, çiçeklerin açması, bize neşe ve huzur verir.

Sonbaharda ise solan yaprakların düşmesi ve o yaprakların üzerine basınca çıkan o ses, doğanın yavaş yavaş kış moduna geçmesi etrafın yavaş yavaş kahverengi tonlarına dönüşmesi muhteşem bir görüntü şöleni sunar.

İlkbahar insana umut verirken, sonbahar da yazın sıcak günlerinden sonra insana bir nefes aldırır.

İLKBAHAR

Mevsim artık ilkbahar, açsın çiçekler;
Takılıp kalma ne sonbahara ne de kışa,
At üzerinden ölü toprağını kalk ayağa,
Bak yaz gelecek bahardan sonra.

Her zaman gündüz, olmaz gece olur bazan da,
Bir yılda bir ilkbahar, yaz da olur, hazan da…

Üstüme Çok Geliyorsun Hayat ..


Yaş aldıkça üstüme geliyorsun hayat,

Hiç nefes almama izin vermiyorsun.

Sürekli koşup bir yerlere yetişmemi bekliyorsun.

Sevgiyi mutluluğu kısıtlıyorsun benden,

Bana bazen hiç adil davranmıyorsun hayat,

Çok üzerime geliyorsun, bana çok fazla yükleniyorsun hayat..

Bu adama hiç bir zaman adil olmadın hep nasıl olsa benim nazımı çeker dedin, ekledikçe ekledin elemi kederi heybeme hayat..

Bazen hata yapmama bile izin vermedin, hatamın bedelini anında ödettin bana hayat ..

Hiç insafın yok bu genç adama ..

Beni bu genç yaşta çok yordun be hayat ..

Dışarı da ahali bahar bahçe içinde, bende bitmeyen bir kış mevsimi ..

Ahali gülüp oynarken, düğün yaparken bizde hep bir cenaze evi hüznü ..

Ben yoruldum hayat, gelme artık üstüme ..

Uğurcan BAL ..

Heybemize farklı tecrübeler koyma zamanı !


Sevgili okurlarım merhaba,

Mart 2023 tarihinde 10 yılı aşkın süredir 3 ayrı eğitim araştırma hastanesi projesinde görev aldığım kurumdan istifa ettim. Neden mi ? Yeni ufuklara yelken açmak için, heybemize yeni farklı tecrübeler koymak için yaptım bunu…

10 yıl dolu dolu geçti benim için, her yaraya merhem olmaya çalıştım. Yüzlerce olumsuzluk yaşamama rağmen günün sonunda devlete millete hizmet ettiğim için çekilen çile kutsaldı benim için.

2013 yılında babamı kaybetmenin acısından sonra üstüne yeni mezunken yeni bir iş buldum. O zaman ki şefim 2 kez arayıp sonuç olumlu mu diye sormamdan dolayı bu çocuğun bu işe ihtiyacı var diyerek almıştı beni işe. 2015 yılında yeni firma gelene kadar bir çok iş yaptık sektörü ufak ufak tecrübe etmeye başladım daha öğrenecek çok şey vardı.

Sonra 2015 yılında hastanede bir değişim oldu. Eski firmanın merkezine giderim derken bir gün bir telefon çaldı Uğurcan seni arayacaklar yeni firmaya geçiyoruz diye. Neyse görüşme oldu gittik görüştük işe alındık. “Seni aldık ama en ufak hatana bakar dedi !” yanlış yönlendirilen bir ağabeyimiz.

O dönem işe başlarken bütün evren karşımızda idi, sadece o dönem ki şefim yanımda idi. Zorlu fırtınalı günlerin ardından bizi tanıyan herkes bir bir elimizden tutmaya başladı. Bir sürü teşekkürler yağmaya başlayınca kırıcı sözü için özür dilemişti bey ağabeyimiz…

Artık alkışlanan bir elemandık. Bizi sevmeleri için önce tanımaları gerekiyordu…

Gel zaman git zaman dost kazığıyla da tanıştık. Benden sonra içinizden hiç biri sorumlu olamayacak ben ben ben diyordu bir dostumuz.. Ekmek verdiklerimiz aldığımız paraya kadar rahatsız olmuştu.. Yanımda sandığım ablalarım abilerim karşımda yer alıyordu artık. Üstüne hayat 2. golünü de atmıştı bana. Annemi kaybetmiştim…

Bugünleri de geride bırakıp yeni bir heyecanla 2020 yılında farklı bir eğitim araştırma hastanesinde içimizdeki yaralarla yeni bir destan yazmaya başladık. Burada da teşekkürler gelmeye başlamıştı. Üstelik eskiden gitmemize vesilen olanlar o niye gitti ki geri gelsin dönsün baba ocağına demeye başlamışlardı. Bizi tanımaya başlayan herkes dost meclisimize oturdu elimizden tuttu. Anlamayan saldırdı, mailler attı, bize karşı birlik ittifak yaptı ama doğru yolda duran her şeyin arkasında olan bir yüce yaradan vardı bunu bilmiyorlardı. Çünkü annem sen doğru dur oğlum eğri bir gün belasını bulur demişti bana. Bu söz kulağımda çınlanıyordu..

Sonra yine bir gün bir telefonla yeni yolculuğumuza başladık. Artık Özel bir hastaneye hizmet edeceğiz. Bakalım bizi neler bekliyor, deneyimleyeceğimiz neler var göreceğiz. Her ne yaşayacaksak yaşayalım gençliğimiz var, heybemize yeni tecrübeler eklemenin zamanı. Şimdi artık o yıkılmış paramparça edilmiş, hayatta 2-0 geride olan Uğurcan Bal’ın zamanı !

Bizi takipte kalın.

Sevgilerimle.

UĞURCAN BAL