İnternet öncesi hayatı hatırlıyor musunuz?


Günlük yazma konuları
İnternet öncesi hayatı hatırlıyor musunuz?

Evet! Super Mario oynardık. Tetris oynardık.

Hatta sokakta oyun oynayan son nesiliz diyebilirim.

Yakar top, yerden yüksekte, ve sek sek oynayan o masum nesiliz 🙂

İnternet olmadan önce herkes birbirinin suratına bakardı, şimdi telefon ekranlarına gömüldük..

Konuşmak, iletişim kurmak için sosyal medyalara teslim olduk..

Pokemon taso oynar, misket yarışı yapardık. Ne çok oyun oynarmışız. İnternet öncesi hayat deyince aklıma bu oyunlar geldi ..

Ebelemeç ve saklambaçta vardı zillere basar kaçardık birde 🙂

Ne güzel günlermiş … Sahi niye büyüdük biz ?

Aldığınız en iyi iltifat neydi?


Aldığınız en iyi iltifat neydi?

Eski iş yerimde müdür beyin biz senden razıyız. Bize çok şey kattın emeklerin için sana teşekkür ederiz demesidir.

Devletin kurumunda 4 seneye yakın emek verip çok iyi işler yapıp, büyük devrimlere imza atmıştım. Devletimizin sağlık süreçlerini iyileştirmek için elimden geleni yaptım. Manuel giden tüm süreçleri elimden geldiğince arkamda büyük bir ekiple birlikte, sistemsel hale getirdik. Sonra görevimi bitirirken biz senden razıyı cümlesi benim için en büyük iltifattı. Bu beni hayatım boyunca gururlandıracaktır.

Bu işleri başarırken, kulağımda tek bir söz çınlıyordu. O da ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır!” cümlesiydi. Günün sonunda bu cümle bana güzel bir iltifat almamı sağladı. İyi işler, büyük devrimler yapmaktan hiç bir zaman vazgeçmeyin …

Kalın sağlıcakla …

Uğurcan BAL.

Ne kadar sert olsa da “DALGALAR” ..


Sevdiğim bir şarkıdan alıntı;

  • Ne kadar sert olsa dalgalar kayalara çarpıp geri döner ..

Kara günler de böyledir, ne kadar sert olsa da çarpıp vursa da sonunda bitecektir.

Büyüklerin dediği gibi her gecenin arkası sabahtır, aydınlıktır.

En karanlık gününü hatırla arkasından güneş açmadı mı?

Ne kadar uzun sürse de karanlıklar ne kadar boğsa da seni bu süreç, elbet bir gün biter.

Elbet bir gün geçer.

Her olumsuzluğun seni güçlü bir insan yaptığını unutma. Bir dur bir nefes al ..

Her şey üstüne gelip seni daralttığında gökyüzüne bak, uçsuz bucaksız o maviye.. O maviye seni rahatlatmıyor mu? Seni rahatlatacak ne ise onu yap, kendine değer ver, saygı duy..

Seni kurtaracak tek kişinin sen olduğunu unutma..

Unutma sen değerlisin …

Uğurcan BAL

Ayrılık acısına ne iyi gelir ?



Ayrılık acısı, duygusal bir süreçtir ve herkes için farklılık gösterebilir. Bu süreci hafifletmek için bazı stratejiler şunları içerebilir:

  1. Duygularınızı İfade Edin: Ayrılık acısıyla başa çıkmak için duygularınızı ifade etmek önemlidir. Bu, yakın bir arkadaşınızla konuşmak, günlük tutmak veya terapistten destek almak olabilir.
  2. Kendinize İyi Bakın: Kendinize iyi bakmak, fiziksel ve duygusal sağlığınızı korumak için önemlidir. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli uyku, genel olarak iyi hissetmenize yardımcı olabilir.
  3. Yeni Aktivitelere Katılın: Yeni aktivitelere katılmak veya ilgi alanlarınıza daha fazla zaman ayırmak, zihninizi meşgul etmenin ve yeni deneyimler yaşamanın bir yoludur.
  4. Destek Arayın: Ayrılık acısını yaşayan birçok insan vardır. Destek gruplarına katılarak veya çevrenizdeki insanlardan destek isteyerek bu süreci daha kolay atlatabilirsiniz.
  5. Zaman Verin: Ayrılık acısı zamanla azalabilir. Kendinize süreci geçirmek için zaman tanıyın ve acele etmeyin.

Herkesin ayrılık acısıyla başa çıkma süreci farklıdır, bu yüzden kendinize en uygun olanı bulmak için denemeler yapabilirsiniz. Eğer acınız çok şiddetliyse ve günlük yaşamınızı etkiliyorsa, bir uzmana danışmanız faydalı olabilir.

Heybemize farklı tecrübeler koyma zamanı !


Sevgili okurlarım merhaba,

Mart 2023 tarihinde 10 yılı aşkın süredir 3 ayrı eğitim araştırma hastanesi projesinde görev aldığım kurumdan istifa ettim. Neden mi ? Yeni ufuklara yelken açmak için, heybemize yeni farklı tecrübeler koymak için yaptım bunu…

10 yıl dolu dolu geçti benim için, her yaraya merhem olmaya çalıştım. Yüzlerce olumsuzluk yaşamama rağmen günün sonunda devlete millete hizmet ettiğim için çekilen çile kutsaldı benim için.

2013 yılında babamı kaybetmenin acısından sonra üstüne yeni mezunken yeni bir iş buldum. O zaman ki şefim 2 kez arayıp sonuç olumlu mu diye sormamdan dolayı bu çocuğun bu işe ihtiyacı var diyerek almıştı beni işe. 2015 yılında yeni firma gelene kadar bir çok iş yaptık sektörü ufak ufak tecrübe etmeye başladım daha öğrenecek çok şey vardı.

Sonra 2015 yılında hastanede bir değişim oldu. Eski firmanın merkezine giderim derken bir gün bir telefon çaldı Uğurcan seni arayacaklar yeni firmaya geçiyoruz diye. Neyse görüşme oldu gittik görüştük işe alındık. “Seni aldık ama en ufak hatana bakar dedi !” yanlış yönlendirilen bir ağabeyimiz.

O dönem işe başlarken bütün evren karşımızda idi, sadece o dönem ki şefim yanımda idi. Zorlu fırtınalı günlerin ardından bizi tanıyan herkes bir bir elimizden tutmaya başladı. Bir sürü teşekkürler yağmaya başlayınca kırıcı sözü için özür dilemişti bey ağabeyimiz…

Artık alkışlanan bir elemandık. Bizi sevmeleri için önce tanımaları gerekiyordu…

Gel zaman git zaman dost kazığıyla da tanıştık. Benden sonra içinizden hiç biri sorumlu olamayacak ben ben ben diyordu bir dostumuz.. Ekmek verdiklerimiz aldığımız paraya kadar rahatsız olmuştu.. Yanımda sandığım ablalarım abilerim karşımda yer alıyordu artık. Üstüne hayat 2. golünü de atmıştı bana. Annemi kaybetmiştim…

Bugünleri de geride bırakıp yeni bir heyecanla 2020 yılında farklı bir eğitim araştırma hastanesinde içimizdeki yaralarla yeni bir destan yazmaya başladık. Burada da teşekkürler gelmeye başlamıştı. Üstelik eskiden gitmemize vesilen olanlar o niye gitti ki geri gelsin dönsün baba ocağına demeye başlamışlardı. Bizi tanımaya başlayan herkes dost meclisimize oturdu elimizden tuttu. Anlamayan saldırdı, mailler attı, bize karşı birlik ittifak yaptı ama doğru yolda duran her şeyin arkasında olan bir yüce yaradan vardı bunu bilmiyorlardı. Çünkü annem sen doğru dur oğlum eğri bir gün belasını bulur demişti bana. Bu söz kulağımda çınlanıyordu..

Sonra yine bir gün bir telefonla yeni yolculuğumuza başladık. Artık Özel bir hastaneye hizmet edeceğiz. Bakalım bizi neler bekliyor, deneyimleyeceğimiz neler var göreceğiz. Her ne yaşayacaksak yaşayalım gençliğimiz var, heybemize yeni tecrübeler eklemenin zamanı. Şimdi artık o yıkılmış paramparça edilmiş, hayatta 2-0 geride olan Uğurcan Bal’ın zamanı !

Bizi takipte kalın.

Sevgilerimle.

UĞURCAN BAL

Sıkılan parmak kaldırsın ?


Hayat bazen istediğimiz gibi gitmez. Mutluluğumuz kursağımızda kalır. Nefes almakta güçlük çektiğimiz ya da nefes alıp hayattan tat almadığımız günler olabilir.

Uzun süredir devam eden bitmeyen bir kış mevsimi içerisinde olduğunuzu hissediyor musunuz? Ben hissediyorum. Kısa süreli güneşli havalar görüp arkasından fırtınalı rüzgarlı puslu havalarla devam eden sancılı bir yaşam ne kadar kaliteli olabilir ?

Yaşadığımız uzun süreli sorunlar bizi iç dünyamıza itip, dışarı açılmamıza izin vermiyor. Hani diyorlar ya hayatta hep tatlı yemek olmaz, birazda acı yemeliyiz. İşte bizi bu sözle avutuyorlar. Çünkü acı daha ağır basıyor gibi hissediyorum. Arada tatlılar şöyle bir gösterip hızlıca akıp gidiyor.

Özellikle son 3-4 yıldır covid ve öncesiyle başlayan sıkıcı bir dönemden geçiyor gibi hissediyorum.. Hayattan tat alabiliyor muyuz sizce ? Herkeste şu kıyamet bir kopsa da yolumuza baksak, bizi bir salında kurtulalım gibi söylemler var.

Hayatın bu yıllarda devam eden çetin kış dönemi hiç bitmeyecekmiş o baharı arkasından gelen yazı hiç göremeyecekmişiz gibi hissediyorum. Bu kısa süreli mutlulukları insanlara güzel şeyleri paylaşmaya bağlıyorum. Güzel olanı içimizde saklayarak yaşamak gerek. Çünkü insanlara dışarıdan davulun sesi hoş geliyor, iki mutlu hikaye paylaşımını hayat size güzel olarak algılayıp nazar değdiriyorlar gibi hissediyorum. Neyse bunlar benim kişisel görüşüm.

Size güneşli güzel günler dilerim. Ama ben sıkıldım o yüzden el kaldırıyorum. Kalın sağlıcakla…

Uğurcan BAL.