ReBlog: Köroğlu: Türk Halk Edebiyatının Efsanevi Kahramanı


I would like you to click on my blog site mutlucicekler.com like, comment and follow me ..

İstanbul: Tarih ve Modernliği Buluşturan Gezi Rehberi


İstanbul, köklü tarihi, büyüleyici manzaraları ve eşsiz kültürel zenginlikleriyle her yıl milyonlarca turistin akınına uğrayan bir şehir. Doğu ile Batı’nın birleştiği bu metropol, hem tarih hem de modernliği bir arada sunar. Eğer İstanbul’a seyahat etmeyi planlıyorsanız, işte sizi bu güzel şehirde nelerin beklediğine dair detaylı bir gezi rehberi.

1. İstanbul’un Tarihi ve Kültürel Mirası

  • Ayasofya: İstanbul’un en sembolik yapılarından biri olan Ayasofya, Bizans İmparatorluğu’nun büyüleyici mimari harikasıdır. Hristiyanlık ve İslam’ın izlerini taşıyan bu yapı, hem tarihi hem de estetik açıdan görülmeye değerdir.


  • Sultanahmet Camii (Blue Mosque): Ayasofya’nın hemen yanı başında yer alan Sultanahmet Camii, zarif mimarisi ve mavi çinileriyle ünlüdür. Hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin mutlaka görmesi gereken bir yerdir.


  • Topkapı Sarayı: Osmanlı İmparatorluğu’nun saray yaşamının izlerini taşıyan Topkapı Sarayı, zengin hazineleri, kutsal emanetleri ve muhteşem bahçeleriyle ziyaretçilerini büyüler.


  • Kapalıçarşı: Alışveriş tutkunlarının mutlaka uğraması gereken bir yerdir. Kapalıçarşı, Osmanlı döneminden kalma el işçiliği ürünleri, değerli taşlar ve antikalar sunar.

2. İstanbul’un Modern Tarafı ve Manzaraları

  • Boğaziçi Köprüsü: Boğaz’ın muhteşem manzarasını izlemek için bu köprüden yürüyüş yapabilir veya araçla geçebilirsiniz.
  • Galata Kulesi: İstanbul’un eşsiz panoramik manzarasına hakim bu kule, şehri kuşbakışı görme imkanı sunar. Ayrıca, çevresindeki sanat galerileri, restoranlar ve barlarla ünlüdür.
  • Beylikdüzü Yalıkavak Parkı: Boğaziçi’nin eşsiz güzelliklerini hissetmek için bu noktada deniz manzarası eşliğinde kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
  • Kadıköy: İstanbul’un genç ve modern yüzünü yansıtan Kadıköy, canlı sokakları, bağımsız kafeleri ve alışveriş caddeleriyle keyifli bir semttir.

3. İstanbul’da Yapılacak Aktiviteler

  • Boğaz Turu: İstanbul’un tarihi dokusunu ve muhteşem köprülerini Boğaziçi turları ile keşfetmek, şehirde unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlar.
  • Tarihi Yarımada Yürüyüşleri: Sultanahmet’teki tarihi sokaklarda dolaşarak, Osmanlı ve Bizans izlerini derinlemesine deneyimleyebilirsiniz.
  • Yerebatan Sarnıcı: Ayasofya’nın yakınında yer alan bu gizemli sarnıç, serin ve tarihi atmosferiyle büyüleyici bir keşif rotasıdır.
  • Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi: İstanbul’un kalbi olarak bilinen bu alan, alışveriş, eğlence ve yemek için ideal bir bölgedir.

4. İstanbul’da Ne Yenir?

  • Türk Kahvaltısı: Boğaz manzaralı kafelerde keyifli bir Türk kahvaltısı yapmak, güne enerjik bir başlangıç için harika bir seçenektir.
  • Balık Ekmek: Boğaziçi’nde balık tutkunları için leziz bir seçenek olan bu sokak lezzeti, mutlaka denenmelidir.
  • Lokum ve Baklava: İstanbul’un tatlıları arasında yer alan lokum ve baklava, günün her saatinde tatlı bir mola vermek isteyenler için ideal.

5. İstanbul’da Konaklama

  • Sultanahmet ve Taksim: Şehirdeki en popüler bölgeler olan Sultanahmet ve Taksim, hem tarihi hem de modern tatil deneyimleri sunar.
  • Beyoğlu ve Kadıköy: İstanbul’un canlı ve modern bölgeleri arasında yer alan bu semtler, otel, butik konaklama ve restoran seçenekleriyle misafirlerini ağırlamaktadır.

6. İstanbul’a Ne Zaman Gitmeli?

İstanbul, her mevsim ziyaret edilebilecek bir şehirdir. Ancak, bahar ve yaz aylarında sıcak havanın tadını çıkarabilir, Boğaz’ın büyüleyici manzaralarının keyfini sürebilirsiniz. Kış aylarında ise tarihi yapılar daha sakin ve huzurlu bir atmosfer sunar.

İstanbul, tarihi ve modern yaşamı bir arada sunduğu için her tür gezgin için unutulmaz bir deneyim sunar. Tarihi kalıntılar, renkli semtler ve eşsiz manzaralarıyla İstanbul’u keşfetmeye hazırsanız, bu büyülü şehir sizi bekliyor!

10 Kasım: Atatürk’ü Anarken


Her yıl 10 Kasım’da, Türk milleti Cumhuriyet’in kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle anmaktadır. Bu tarih, sadece bir liderin değil, aynı zamanda bir halkın bağımsızlık mücadelesi ve çağdaşlaşma yolundaki kararlılığının simgesidir.

Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin tarih sahnesindeki yerini güçlendiren, onun çağdaş dünyayla entegre olmasını sağlayan bir lider olarak, 10 Kasım’da sonsuzluğa intikal etmiştir. Ancak 10 Kasım, sadece Atatürk’ün ölüm yıl dönümü değil, aynı zamanda onun mirasının, ilke ve inkılaplarının yaşatıldığı bir gündür.

Atatürk, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, Türk milletinin geleceği için devrim niteliğinde bir vizyon sunmuş, eğitimden ekonomiye, hukuktan kültüre kadar pek çok alanda önemli reformlar gerçekleştirmiştir. O, yalnızca bir askeri lider değil, aynı zamanda bir düşünür, bir devlet adamı ve halkını çağdaş medeniyet seviyesine taşımak için çalışan bir liderdi.

Her yıl 10 Kasım’da, Türkiye’nin dört bir yanında yapılan anma törenlerinde, bir dakikalık saygı duruşları, Atatürk’ün halkına verdiği değeri simgeler. O, halkına inanmış ve onlara güvenmiştir. Atatürk, milletine aydınlık bir geleceğin ancak eğitimle, akıl ve bilimle inşa edilebileceğini öğretmiştir.

Atatürk’ün en önemli ilke ve inkılapları, sadece Türkiye’yi şekillendirmekle kalmamış, aynı zamanda dünya çapında bir etkisi olmuştur. Kadın hakları, eğitimde eşitlik, hukukta modernleşme, sanayileşme ve bilimsel ilerlemeye verilen önem, Atatürk’ün vizyonunun temel taşlarını oluşturur. O, her zaman milletin kendi kaderini tayin edebilme yeteneğine sahip olduğuna inanmış, bu yolda liderlik yapmıştır.

10 Kasım’da bir dakikalık saygı duruşu yaparken, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği gençler, onun ideallerine sahip çıkarak ülkemizin yarınına ışık tutmaktadır. Çünkü Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” diyerek, bilimin yolundan gidilmesini öğütlemiştir.

Bugün Atatürk’ü anarken, sadece onun ölümünü değil, onun fikirlerinin, devrimlerinin ve Türkiye’nin aydınlık yarınına olan inancını da anıyoruz. Onun mirası, her birimizin hayatında bir rehber olarak, Türk milletinin özgür, bağımsız ve çağdaş bir toplum olarak yoluna devam etmesini sağlayacak güçtür.

10 Kasım, bir yas günü değil, aynı zamanda Atatürk’ün mirasına sahip çıkma ve onun ideallerini yaşatma günü olmalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin kalbinde sonsuza kadar yaşamaya devam edecektir.

Atatürk’ün Sevdiği Şarkılar :

Kış


Kış

Soğuk rüzgar eser, bembeyaz kar düşer,
Ağaçlar çıplak, yaprakları döker,
Beyaz örtüyle doğa uyur derin,
Kış gelir, her şey sessiz, her şey yavaş bir yel gibi.

İçimde bir hüzün, bir yalnızlık rüzgarı,
Beyaz kar taneleri düşerken yavaşça,
Bazen sıcak bir kahve, bazen eski bir şarkı,
Kışın huzurunda bulurum ben kendimi,
Gizli bir melodi gibi.

Geceler uzar, sabahlar geç gelir,
Yıldızlar daha parlak, karanlık daha derin,
Her şey donmuşken, zaman da bekler,
Kış, bir masal gibi;
Beyaz, sessiz ve çok derin.

Uğurcan BAL

Dünyayı Savaşlardan Nasıl Kurtarabiliriz?


Dünyayı Savaşlardan Nasıl Kurtarabiliriz?

Savaşlar, insanlık tarihinin en yıkıcı ve acı veren olaylarından biridir. Milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine, toplulukların parçalanmasına ve doğanın tahrip olmasına yol açar. Dünyayı savaşlardan kurtarmak, her birimizin katkı sağlayabileceği büyük ve karmaşık bir hedef olsa da, barışa giden yol adım adım inşa edilebilir. İşte savaşı sona erdirmenin ve daha barışçıl bir dünyaya ulaşmanın bazı yolları:

1. Eğitim Yoluyla Barışı Teşvik Etmek

Barışçıl bir toplum inşa etmenin ilk adımı, eğitimin gücünden faydalanmaktır. Savaşın kökünde genellikle cehalet, önyargılar ve yanlış anlaşılmalar yatar.

  • Barış eğitimi: Okullarda ve topluluklarda barış, insan hakları, eşitlik ve empati üzerine eğitim verilmesi gerekir.
  • Çok kültürlülük: Farklı kültürleri ve kimlikleri anlamak, savaşların önlenmesine yardımcı olur. İnsanlar, farklılıkları kabul etmeyi ve birlikte yaşamayı öğrenmelidir.

2. Diplomasiyi Güçlendirmek

Uluslararası ilişkilerde diplomasi, çatışmaların çözümü için hayati bir araçtır. Diplomatik yollarla sorunların çözümü, savaşların önüne geçebilir.

  • Barışçıl müzakereler: Çatışan taraflar arasındaki sorunların çözümünde diyalog ve uzlaşma teşvik edilmelidir.
  • Uluslararası işbirliği: Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar, barışı sağlamada daha etkin ve kapsamlı roller üstlenebilir.

3. Adalet ve İnsan Haklarına Saygı

Adalet duygusunun zedelendiği toplumlarda savaş riski artar. Adil ve eşit bir toplum inşa etmek, savaşın en önemli önleyicilerinden biridir.

  • Adalet sistemlerinin güçlendirilmesi: Herkesin adalet sistemine güvenmesi sağlanmalı, hukukun üstünlüğü korunmalıdır.
  • İnsan haklarına saygı: Her bireyin temel insan haklarına saygı gösterilmesi, barışı sağlayacak en temel adımlardan biridir.

4. Ekonomik Eşitsizlikle Mücadele

Savaşlar genellikle ekonomik eşitsizliklerden kaynaklanan sosyal huzursuzlukların sonucudur. Adil bir gelir dağılımı ve fırsat eşitliği sağlamak, barışın tesis edilmesine katkı sağlar.

  • Yoksulluğun azaltılması: Sosyoekonomik farkları kapatmak ve refahı yaygınlaştırmak için küresel çapta işbirliği gereklidir.
  • Kaynakların adil dağılımı: Özellikle doğal kaynakların yönetimi, savaşların önlenmesinde kritik bir rol oynar.

5. Şiddeti Reddeden Bir Kültür İnşa Etmek

Barışı korumak için toplumların şiddeti reddeden bir kültürü benimsemesi gerekir. Şiddet içermeyen çözümler, çatışmaların barışçıl yollarla çözülmesine olanak tanır.

  • Şiddetsizlik prensibi: Gandhi gibi liderlerin izinden giderek şiddetsiz bir direniş anlayışını toplumsal norm haline getirmek önemlidir.
  • Medyada barış dili: Medyanın, savaş dilinden uzak durarak barışı teşvik eden bir dil kullanması gerekir.

6. Toplumsal Diyalog ve Empati

Barış, topluluklar arasında kurulan köprülerle inşa edilir. Farklı gruplar arasında empati kurmak ve diyalog kanallarını açık tutmak, çatışmaların önlenmesine yardımcı olur.

  • Topluluklar arası diyalog: Dini, etnik veya politik farklılıklar ne olursa olsun, insanlar arasında diyalog ve anlayış teşvik edilmelidir.
  • Empati geliştirme: Başkalarının acılarını ve zorluklarını anlamak, savaşın köklerine inerek çözüm üretilmesine katkı sağlar.

Sonuç

Dünyayı savaşlardan kurtarmak, bireysel ve kolektif çabaların bir araya gelmesiyle mümkün olabilir. Eğitimin yaygınlaştırılması, diplomasi, adaletin sağlanması, ekonomik eşitlik, şiddetsiz bir kültürün teşvik edilmesi ve toplumsal diyalog yoluyla, barışa giden yolda ilerleyebiliriz. Barış, herkesin hakkı ve sorumluluğudur. Dünya, ancak ortak hedeflere odaklanarak ve birlikte hareket ederek savaşsız bir geleceğe ulaşabilir.

Doğan Güneşe


Doğan Güneşe

Gecenin koynundan sessizce süzülen,
Işığın en narin, en sıcak özüyle,
Toprak uyanırken sen de büyürsün,
Ufku sarı, turuncu bir düşle süsleyerek.

Her sabah yeniden doğar umut,
Yarını aydınlatır göğün mavisinde,
Issız kalpler bile seninle dolup,
Isınır bir parça, hayatın serin nefesinde.

Gölgeleri boğar, karanlığı ezer,
Bir çiçek açtırırsın, dokunduğun her yere,
Doğan güneş, seninle başlar her seher,
Dünyaya merhametle bakarsın yine.

Sessizce, yavaşça yol alırken,
Bir umut verirsin her gün yeniden,
Dönüp yüzümü sana çeviririm,
Doğan güneş, içimde sonsuz bir evren.

Uğurcan BAL

Şiirlerim gün yüzüne çıkmıştır 🙂 🙂

Istanbul Travel Guide: History, Culture and the Magic of the Bosphorus (ReBlog)


I would like you to click on my blog site mutlucicekler.com like, comment and follow me 🙂

Hacı Bektaş-ı Veli: Türk Tasavvufunun Işığı


I would like you to click on my blog site mutlucicekler.com like, comment and follow me 🙂

Hz. Mevlana: Tasavvufun Işığında Bir Yaşam Öyküsü


I would like you to click on my blog site mutlucicekler.com like, comment and follow me 🙂

Barış dolu günlere hasretle ..


Dünyamız ateş içinde cayır cayır yanıyor,

Dünya’nın en kötü zamanlarına denk gelmiş gibi hissediyorum.

Güçlü olan zayıfı ezip paramparça ediyor.

Dünya farklılıklara, farklı dillere ve dinlere saygı duymuyor.

Oturup konuşmak, anlaşmak yerine savaşla çözüm arıyor..

Değerlerinden uzaklaşan dünya ilkel zamanlardaki gibi savaşla çözüm arıyor..

Sevgi nerede ?

Barış nerede ?

Öldürülen bizden olmayınca sorun olmuyor mu?

Dili dini ne olursa olsun öldürülen bir insan bir can..

Öldürülen bir annenin çocuğu, annelere babalara evlat acısı yaşatmak doğru mu ?

Öldürmek için değil yaşatmak için savaşalım.

Tüm dünya halkları, son sesimiz barış diye bağıralım barışı koruyalım !

ENG VERSİON :

Our world is burning in flames,

I feel like we have come across the worst times of the world.

The strong crush and tear the weak to pieces.

The world does not respect differences, different languages ​​and religions.

Instead of sitting down and talking, reaching an agreement, it is looking for a solution with war..

The world that has drifted away from its values ​​is looking for a solution with war like in primitive times..

Where is love?

Where is peace?

Isn’t it a problem when the one who is killed is not from us?

A person killed is a life, regardless of their language or religion..

Is it right to make mothers and fathers suffer the pain of losing a child, the child of a murdered mother?

Let’s fight not to kill, but to keep alive.

Let’s shout peace with our last voice to all the people of the world, let’s protect the peace!

UĞURCAN BAL