İçimde Bir Çocuk Var…


İçimde bir çocuk var,

Bana hiç huzur vermeyen,

Sen gittiğin günden beri beni yiyip bitiren bir çocuk güzel annem..

Hep aynı şeyleri söylüyor bana, nefes almama bir köşede durup dinlenmeme izin vermiyor,

Onun sesi kafamın içindeki tüm sesleri bastırıyor.

Ben annemi özledim diye yüksek sesle bağırıyor.

Keşke ölse o çocuk, bana zulüm etmese ..

İçimde bir çocuk var her gün anne özleminde ,

Her gülüşünün arkasında annesinin yokluğu var,

İçimde bir çocuk var sahipsiz, kimsesiz, yorulmuş ama mücadele etmeye çalışan, savaşan bir çocuk …

Anneye özlem …


Anneye duyulan özlem, insanın yaşamı boyunca sıkça hissedebileceği bir duygudur. Anneler, sevgi, şefkat ve güvenin sembolüdürler ve onların yokluğu özellikle özlenen bir duygu olabilir. Annenin yokluğu, bazen uzakta olması, bazen de aramızdan ayrılmış olmasıyla ilişkilendirilir.

Anneler, hayatımızdaki en değerli ve özel kişilerden biridir. Onların sevgisi ve öğretileri, bizim için çok değerlidir ve onları özlediğimizde bu duygu doğaldır. Annenin sıcaklığı, desteği ve anlayışı, yaşamın zorluklarıyla başa çıkmamıza yardımcı olabilir.

Annelerin özlenmesi, onların sevgi dolu hatıralarını ve öğretilerini hatırlamak için bir fırsat olabilir. Onların bize kattığı değerleri yaşamımızın her anında hatırlamak, onların varlığını hissetmek için bir yoldur. Annenizi özlediğinizde, onun sevgi dolu hatıralarını yaşatmak ve onun öğretilerini hayatınıza uygulamak, onunla olan bağınızı canlı tutmanın bir yolu olabilir.

100. Yılına Ulaşan Cumhuriyetimiz Kutlu Olsun !


Sevgili okurlarım merhaba,

Bugün kutlu bir gün, Cumhuriyet’in 100. yılına ulaştığımız onu 100 senedir binbir badirelerle korumayı başardığımız bir gün. İçeride ve dışarıda dört bir yanı düşmanla dolu zor şartlarla kurduğumuz bize altın tepside sunulmayan ülkemizin Türkiye Cumhuriyetimizin 100. yılı..

Kimsesizlerin kimsesizi Cumhuriyetimiz 100. yılına ulaştı. 100. yılına ulaşan Cumhuriyetimizin ilelebet payidar olması için gencinden yaşlısına emek verip çok çalışmak hepimizin en önemli görevidir. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK; vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır demiştir. Hepimiz bu düsturu benimseyerek hareket etmeliyiz. Cumhuriyeti muasır medeniyetler noktasına ulaştırmak çok çalışıp üretmekten geçer.

100 yıl önce dedelerimiz nenelerimiz zor şartlarda tüm cihanla savaşarak cepheye yalın ayak koşarak Kurtuluş Savaşını kazandılar. Ve böylece Cumhuriyeti kurdular. Şehitlerimizin kanı olan vatan ve bayrak bu yüzden bizler için kutsaldır.

Rabbim Cumhuriyetimizin en güzel günlerini görmeyi, nice yıllarını kutlamayı nasip etsin. İlelebet Cumhuriyet !

Azerbaycanlı Sanatçı Turan Manafzade’nin bestelediği 100. Yıl Marşımız büyük beğeni gördü. Aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.

Tataristan Federal Cumhuriyeti hakkında bilgiler..


Tataristan, Rusya’nın federal bir cumhuriyetidir. Resmi adı Tataristan Cumhuriyeti’dir ve Rusya Federasyonu’na bağlıdır. Tataristan, Volga Nehri’nin orta kesiminde yer alır ve Batı Sibirya Ovası’nda bulunur. Yüzölçümü yaklaşık 68.000 kilometrekare olup, Rusya’nın en büyük cumhuriyetlerinden biridir.

Nüfus : 3.786.400 (2010 yılı) Başkenti Kazan’dır. Kuruluş : 30 Ağustos 1990.

Tataristan Haritası

Tataristan, tarih boyunca farklı kültürlerin etkisi altında kalmış bir bölgedir. Tatar halkı, bölgenin yerli halkıdır ve Türk kökenlidir. Ruslar da Tataristan’da önemli bir etnik gruptur. Bu nedenle, Tataristan’da hem Türk hem de Slav kültürleri gözlemlenebilir

Tataristan, ekonomik açıdan önemli bir bölgedir. Petrol, doğal gaz ve diğer maden kaynaklarına sahiptir. Ayrıca, tarım, otomotiv endüstrisi, kimya endüstrisi ve makine mühendisliği gibi sektörlerde de faaliyet gösterir. Kazan, Tataristan’ın ekonomik merkezi olarak kabul edilir.

Tataristan’ın sahip olduğu zengin kültürel miras, turistler için çekici kılar. Tataristan’da tarihi camiler, kiliseler, müzeler ve festivaller de bulunmaktadır.

Tataristan toprakları genelde alçak ve engebelidir. İdil Nehrinin batısında yüksekliği 235 metreye ulaşan arazi İdil Tepelerinin en kuzey ucunu meydana getirir.

Tataristan, kendi dilini (Tatarca) ve Rusçayı resmi diller olarak kullanır. Eğitim, kültür ve yönetim alanlarında Tatarca da yaygın olarak kullanılmaktadır. Tataristan, Rusya Federasyonu içinde özerk bir cumhuriyet statüsüne sahiptir ve yerel hükümeti vardır.

Sonuç olarak, Tataristan tarihi ve kültürel açıdan zengin bir bölgedir. Hem Türk hem de Slav etkilerini barındıran bu cumhuriyet, ekonomik potansiyeli ve turistik cazibesiyle dikkat çeker.

Tataristan Bayrağı

Başkent Kazan’dan bir görünüm..

Tataristan Müziği..

Hevesiniz kaçtıysa, kafanızda binlerce soru işareti varsa ???


Neden hep hevesim kursağımda kalır benim ? Neden bana mutlu olmak haramdır ? İki yüzüm gülünce hayat bana güzel, mükemmel mi sanırsınız ?

Her iyi haberim kötü bir olayla sekteye uğrar. Hiç bir zaman tam anlamıyla yaşayamam mutluluğu. Hep bir eksik hep bir sıkıntıyla geçer mutluluğum…

Bazen sorarım kendime neden bu eksiklik, neden mutluluğu tam anlamıyla doruklarına kadar yaşamıyorum.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) nazar için dua yazmış o da nazara çözüm bulmak için uğraşmış.. Acaba diyorum ki bu eksik mutluluğumun sebebi insanların nazarları mı? Yaşadığım mutlu haberi paylaşmadan içimde mi yaşamalıyım ? İnsan mutluluğu paylaşmadan nasıl içinde yaşayabilir ?

Birine sevinçli bir haber paylaştığınızda neden buna karşın insanlar ama şurası böyle burası şöyle değil mi gibi olumsuz ifade kullanır? Kıskandıkları için mi?

Sorulara vereceğim cevaplarım çok karışık veya cevabını dile getirmeye çekindiğim cümleler var. Bu yazıları hevesi kaçmış duygularla yazdım. Kusura bakmayın kalın sağlıcakla …

Sizce Kâbe’yi ne zaman kapattık ?


Bildiğiniz üzere Korona önlemleri yüzünden Kâbe de tavaf durdu. Bu durum tüm Müslümanları derinden üzse de sizce biz Kâbeyi ne zaman kapattık?

Bu yazımızda Müslümanların kalbine sesleneceğiz..

**Sizce biz küçük bedenler sahillerimizin kıyısına vurduğunda Kâbeyi o zaman kapatmış olmadık  mı?

**Bebeklere kadar tecavüz edildiğinde Kâbe açık mıydı o zaman sizce ?

**Yalan yere şahitlik ederken hiç düşündünüz mü Kâbeyi ?

**Sivas’ta canları yakarken Allah Allah nidalarıyla o güzelim Allah kelamıyla hemde o zaman Kâbeyi kapatmadık mı sizce?

**Hz. Ali’yi camii de yeterince Müslüman değilsin deyip katlettiklerinde  peki …

**Bakkaldan ekmek çaldığında komşunun oğlu hapise attılar, sen komşun açken tok yattın ya o zaman …

**Orta-doğuda Müslümanlar birbiriyle savaşırken …. ?

**Kadına şiddet yaparken peki …

**Kalpleri kırdığımızda umarsızca o zaman açık mıydı Kâbe?

**Çırağın ustanın önüne geçip, ustasını ezdiğinde peki ??

**Özgecanları, Aybukeleri vahşice öldürdüklerinde …

** Zengin parayı basıp hiç bir ilham almadan tavaf ettiğinde Kâbeyi , sonra hacdan dönüp   her türlü ahlaksızlığı yaptığında …

**Zengin, evli yaşlı iş adamları genç kızları sevgili diye alırken … ?

**Çocuk gelinler, koca adamlara eş olurken Kâbeyi kapatmadık mı ?

Biz Müslümanlığı doğru dürüst yaşatıp, koruyamadıktan sonra Kâbeyi  boynu bükük olarak açık bırakmış oluruz anca.. Etrafında feyz almadan dönen binlerce insanla, etrafına dikilen yüksek katlı otellerle Kâbeyi çoktan boynu bükük bıraktık bile…